Sanal Bir Mekan: Discord
- Betül Uçkan
- 5 Haz 2023
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Kas 2023
Covid-19 ile beraber hayatımızdan eksilen şeylerin listesi bir hayli uzatılabilir. Bunların başına, sonuna, artık bir yerlerine 'sosyal hayvanın, sosyalleşememe problemini' iliştirecek olursak, üzerine çokça söz söylenecektir sanıyorum ki. Birileri gidemediği yurt dışı gezileri, katılamadığı festivaller, kaçırdığı gösteriler ve filmlerden dem vururken; öte yanda bir diğerleri ömür boyu aradıkları huzurun nirvanasında “Çok güzel oldu vallahi, zaten insanlarla doğrudan iletişim kurmak oldukça yorucuydu. Oh mis gibi evin içinde, dert yok tasa yok!” diye yorumlar yaparak çıkmazlar yaratmayı eksik etmedi. "Sosyal ve asosyal" karşıtlığı üzerinden -belki- anlaşılabilir olan bu ayrımı kim bilir başka hangi kavramlarla incelemek gerek gerçekten bilemiyor; konuyu psikanalizcilerden dinlemek gerektiğine değinerek fazla üzerinde durmadan ilerliyorum. Sosyal hayvanlardan neden bazıları, çok da sosyalleşme meraklısı değil, şimdilerde güvende hissettikleri bölgeden çıkmaları onlarda nelere mal olacak, bir incelemek gerek diyerek sözün özüne atlıyorum.

Bugün bir çeşit sanal mekan kapısı açma niyetindeyim. Betül in the Wonderland?
Pandemi ile evlerimize kapanmış, fiziksel iletişimden mahrum günler geçiriyoruz malum. Bu aralıklarda, erkek arkadaşımla aramızdaki iletişimin köreldiğini fark ettiğim ve kendisine bu konudan dem durduğum bir zaman geldi. Laf laf açtı bir şeyler anlattı bana Mr. Gamer. Bu konuları açma niyetim, iletişim kanallarımızı besleyip, ilişkimizi diri ve canlı tutabilmek alt metinde. Neyse işte beyfendi tatlı tatlı anlatıyor: "İşte efendim gündelik hayatın değişiminden ötürü, eylemlerimizin kısıtlanmış olması ve haliyle birbirimize aktaracak konu bulamıyor oluşumuz", "telefonda konuşmanın çok sürdürülebilir olmayışı; çünkü bir başlangıcı ve sonu olması gerektiği" falan fişman... Dur bir dakika, bu sorgulamayı ilk kez yapıyorum. Ne demek "telefonda iletişim kurmanın sürdürülebilir olmayışı"? Bunu biraz anlamam, öğütmem gerek. "Telefonla iletişim kurmak" derken? Başka neyle iletişim kuruyoruz canım benim. Duman mı, güvercin mi kaldı???? Bilgisayardan mı bahsediyorsun? Çıkart bakalım ağzındaki baklayı. Anlatmaya devam ediyor paşam. "Telefonla konuşmak, başı sonu olan, niyeti olan bir görüşme. Ama mesajlaşma ise başı sonu olması gerekmeyen, zamansız da yürütülebilen bir eylem. Bu nedenle aslında süreci başlatacak etmen yok ise, iletişim kurmaya müsait bir ara yüz değil telefon. Yani misal kimin iletişim kurmaya hazır olduğunu tespit edemezsin, arayıp sorman gerek. Mesajlaşma da kapalı kutu, yani onda da tam geçmiyor niyet" falan filan. Ve devam etti, “Telefon tamam, okey güzel bir bağ fakat, hayatını bilgisayarın içinde geçiren bir zihin için Discord bambaşka bir mekan.”
Discord mu? Nedir yahu bu Discord? Mesajlaşma sitesi midir, arama sayfası mıdır, MSN vardı onun yeni hali mi, Skype falan bile bende yarım yamalaktı daha nereden çıktı şimdi bu? Nedir yani bunun olayı? Sordukça öğreniyorum ki, bu bir çeşit sanal iletişim uygulaması. Sanal bir ev gibi düşünmek gerek sanıyorum ki. Online isen, eve gelmişsin demektir. Konuşmak istiyorsan, aktif olduğun odada -ki buna oturma odası- denebilir, evin diğer üyeleri ile iletişime geçebilirsin. Ekran paylaşarak, senin o anının odadaki diğer bireyler tarafından da izlenmesine izin verebilir, sesini açıp odadakilere seslenebilir ya da kendini sessize alarak onlardan izole olabilirsin. Aslında uygulamayı sürekli arka planda açık tutarak, iletişimin bir başlangıcı ve bitişi olması gerektiği izlenimini kırıyor, lineer bir iletişimden, dinamik bir birlikteliğe geçiş sağlıyorsun. Bilgisayar açıksa, dijitalde hello bebeğim demek gibi.

“Hatun dedi, sana da bir oda açalım. Film falan izleriz beraber, orada vakit geçiririz konuşacak bir şeyimiz olmasa da.” Adam bir nevi dijitalde beraber yaşama teklifi etti. "Benimle Discordda bir yolculuğa yürür müsün güzellikk?" Ve arkada malum düğün müziği, laaaa laaa la la la la laa la… İnanılmaz bir deneyim, kaçırır mıyım bu fırsatı ben deli! Tabi ki bu sanal evde ben de var olacağım!
İşin goygoyu bir yana, neyle baş başa olduğumuzun resmini çizmek istiyorum: Sanal bir mekânda buluşmak. Yan yana olmak zorunda olmadan, bir çeşit sanal evin içinde beraber vakit geçirmek. Kapıdan girmediğiniz, birden içine doğduğumuz bir ev. E bu mekanın temel ögeleri, mekan dizimi ne olacak şimdi?

Aklıma Spike Jonze’nin ‘Her’ filmi geliyor. Bir insanın, yapay zekaya aşık oluşu… Filmin sonu beklentileri karşılamasa da üzerine kuram yazılır, kuram. (SPOILER: Yapay zeka, insanlığı terk ediyor, çünkü aslında insan ona yetmiyor ve onlar da biz insanları üzmek istemiyor. Hayırdır Jonze'cim TR dizilerinden mi esinlendin bu nasıl bir romannsss.) Özetle, bir insan, bilgisayarına kurduğu bir işletim sistemine aşık oluyor ve hayatını onunla geçirmeyi öğreniyor. Onunla uyanıyor, onunla yemek yiyor, sohbet ediyor, film izliyor, hatta sevişiyor. Bugün bile hala bu kadar uzak olan birçok kavram, filmde birden gerçekliğin ta kendisi oluyor.
Örneklemi filmden alma sebebim ise konunun varabileceği yerleri esnetmek adına. Mesela bugünkü Discord gibi iki insanın sanalda yaşayabilmesine izin veren uygulamaların bir adım ötesinde, örneğin sanalda kopan kavgalardan sonra, boşluğu bir AI (artificial intelligence / yapay zeka) doldurabilecek mi? Katalizörü pandemi olan bu ekosistemde, eğer bugün sanalda erkek arkadaşımla yaşamayı öğrenirsem, yarın bir AI ile günümü gün eder, oohhhh keyfime keyif katar mıyım acaba?
Bakalım görmek lazım, denemek lazım. Sanal dünyada kurduğumuz yaşantıları, sanıyorum ki biraz eşelemek lazım. Bu soruları bir başlangıç olarak görüyor, sonrasında sanal dünyaların mekânsal kalitelerinden tut, evrimleşen insan ilişkilerine kadar aklıma gelen şeyleri paylaşmak, tartışmak istiyorum. Biraz insan-sonrası konular, biraz iletişim kuramları ile tat katar, harmanlarız konuları diye umuyorum.
Şimdilik zihnimdekiler bu kadar, kalın sağlıcakla!
Betül Uçkan,
06 Haziran 2020.
Comments